eğlence sitesi
  £MR£ AYDIN
 


emre aydın 


                 £mr£ aydın

2 Subat 1981`de Isparta`da dogdu.
Ilk ögretimi Isparta`da tamamladi. Antalya Anadolu Lisesi`nden mezun olduktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Iktisadi Idari Bilimler Fakültesi Iktisat bölümünde ögrenim gördü.
2002 yilinda katildigi SingYourSong beste yarismasinda grubu 6. Cadde`yle Türkiye birincisi oldu.
Ayni yil Universal Muzik tarafindan yayinlanan toplama albümde "Dönersen" isimli sarkisiyla yer aldi.
2003 yilinda grubu 6. Cadde`nin ilk resmi albümü yayinlandi. Ayni yil gruptan ayrildi.
Solo kariyerinin ilk albümü "Afili Yalnizlik" Sony BMG Türkiye GRGDN isbirligiyle Ekim 2006`da yayinlandi.

             ...£MR£ AYDIN ...

       
              ropertajı
 * En Sevdiği ŞEHİR İZMİR
* En sewdiği yemek MENEMEN
* En sewdiği içecek NESCAFE
* En sewdiği ders TARİH
* En sewdiği TW programı CEWİZ KABUĞU
* En sewdiği haywan AT
* En sewdiği renk SİYAH we MOR
* En sewdiği eşyası PİYANOSU
* En sewdiği giysisi SİYAH CEKETİ
* En sewdiği şarkı PLACEBO " I KNOW"
* En sewdiği hawa durumu PARÇALI BULUTLU SICAK
* En sevwdiği tatil yeri ANTALYA
* En sewdiği reçel ÇİLEK REÇELİ
* Yılın en sewdiği günü ÖZEL GÜNLER HARİÇ HERGÜN
* Yağmurlu bir günde yapmayı en sewdiği şey bir yere yetişmek zorunda olmadan yürümek.



Emre Aydın'la ilgili bilinmeyenleri öğrenmek ister misiniz?

• İlk albümü 'Afili Yalnızlık'tan kazandığı ilk para ile kendine bir piyano satın aldı.

• Konser ve albüm çalışmalarından kalan zamanlarda en çok Cihangir tarafında vakit geçiriyor.

• 'Belki Bir Gün Özlersin' isimli parçasını İzmir'de yaşadığı dönemde yazdı.

• Teoman'ın yeni çıkacak albümünde 'Sürpriz' isimli şarkıyı bambaşka bir yorumla seslendirdi.

• Fular ve atkı takmayı çok seviyor. Konserlerde sahneye hediye atmayı düşünüyorsanız; fular ya da atkıyı tercih edin derim.


EMRE KENDİSİYLE İLGİLİ PEK ÇOK BİLİNMEYENİ ANLATTI

• Yüzümü genelde beğenirim, kulaklarımı ise pek beğenmem.

• Bir kadının bütün olarak yüzüne bakarım, kaş, göz ayırmam.

• Sevgilimin cep telefonu mesajlarını okuduğum zamanlar oldu. Hem de pek çok defa.

• En uzun ilişkim tam olarak 3.5 yıl sürdü.

• Hayatımda yaşadığım en büyük hayal kırıklığı şuydu: ´Altıncı Cadde´ adlı bir grubumuz vardı. İlk albümümüzü yaptık ama plak şirketimiz kapandı.



Takım tutar mısın,fanatik bir taraftar mısın?

Galatasaray'ı Japon gelene kadar tutuyordum.Sonra bıraktım fanatikliğim yok.

Evdeyken neler yaparsın?

Çağdaş Türk Şiiri antolojisi okuyorum.En çok Edip Cansever'in şiirlerini seviyorum.

Bu güne kadar hiç oyunculuk teklifi aldın mı?

Evet bir gençlik dizisinden teklif almıştım.Ama geçici balon bir kitle istemedim.Mesela"İkinci Bahar"gibi bir dizi olsa oynarım.

Bir hedefin var mı?

Evet şiirlerimi ve müziğimi bir arada yapmak istiyorum.Bir albüm,iki kitap yapmak gibi...Bir örnek yok Türkiye'de

Neden devamlı siyah kıyafetler giyiyorsun?

Seviyorum ve renk uyumuna gerek yok siyah giyince


  

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
sevilay'Afilli Yanlızlık' albümünden çıkan 'Belki Bir Gün Özlersin' şarkısıyla yeniden gündemde olan EMRE AYDIN ,Atilla İlhan  ve Edip Cansever okuyor, magazinel isimleriyse pek tanımıyor.Şarkıcı ayrıca ceketlerine ve fanlarına çok düşkün..
öncelikerim

Ailem
Arkadaşlarım
Enstrümanlarım
İşim
Müzik
Edebiyat
İzmir
Fanlarım
Kitaplarım
Ceketlerim


İstanbul deyince...
Trafik ,Gürültü, Keşmekeş, Boğaz ,Vapurlar, Tarih, Müzik, Festivaller, Beyoğlu, Kadıköy


bir kaç anket sorusu:
Boş zaman mı, sevgiliyle geçen zaman m
-sevgili ile geçen zaman.Çünkü sevgili ile geçen zaman

Evlilik mi bekarlık mı?
-bekarlık sultanlıktır.

Başrol mü figüranlık mı?
-figüranlıktan başlayıp başrole yükselmek

Rock mı, pop mu?
-pop rock

Paplo Neruda mı ,Orhan Pamuk mu?
-Atilla İlhan ve Edip Cansever

Rakı mı şarap mı
-Biracıyım

Kadınlarda siyah saç mı, sarı saç mı?
-sarı saç tercihimdir.

Aşk mı para mı?
-Aşk tabii ki
 :) (kim dokunduysa sana)


Emre Aydin - Kim dokunduysa sana
by sayit
(dayan yanlızlığım)
 
emre aydin - dayan yalnızlığım
(afilli yanlızlık)
Emre Aydin - Afili Yalnizlik by Aluxton
by Aluxton69

EMRE RESİMLERi

emre aydın
emre aydın
r
                         RÖPORTAJI
AFİLİ YALNIZ


Mtv Avrupa Müzik Ödülleri'nde Avrupa'nın En İyi Sanatçısı seçilen Emre Aydın'ın başarısının ardında müzikal vizyonu, hepimizin ruhunun bir köşesine dokunmayı başaran şarkıları, gerçekte birer şiir olan şarkı sözleri ve sevmeyi bilen küçük kalbi var...

Isparta'da doğuyor Emre Aydın. Anne ve babası eczacı. Hastahanede çalışan annenin tayini çıkınca ilkokul dörtte Antalya'ya gidiyorlar. “Dışarıda oynayabilen son kuşağım ben” diyor. Sünnet olduktan bir gün sonra elinde şapka top oynamaya çalışan erkek çocuğu o. Müziğe yine aynı yıllar bağlamayla başlıyor. Bağlama hayatı uzun sürmese de müzik kanına giriyor bir kere. Antalya Anadolu Lisesi'nde hazırlık okurken metalci oluyor. Üzerlerinde dize kadar inen siyah metalci tişörtleri, birkaç arkadaş birleşip bir stüdyo ve müzik aletleri kiralıyorlar. O sıralar kimse bir şey çalmayı bilmiyor, bir heves öğreniyorlar. İlk olarak bas gitar aldırıyor babasına Emre, ardından yalvar yakar klasik gitar. Yaş 12 ya da 13... Biraz ders alıyor, bırakıyor. Orta üçte karar veriyor müzisyen olmaya. Kendi deyişiyle takıntı yapıyor ve beste yapmaya başlıyor. Aile karşı gelmiyor ama anne gizlice Emre'nin çalıştığı stüdyolara gidip, kontrol ediyor. “Altın bileziğin olmalı” diyorlar. Hiç istemeyerek 9 Eylül Üniversitesi İktisat Bölümü'nde okuyor. Ne zaman ki grubu 6. Cadde'yle Sing Your Song'a katılıyor ve birinci oluyor, o zaman ailesi de büyük oğullarının hayatta başka bir şey yapmak istemediğini anlıyor. Grubu 6. Cadde'yle pek de başarılı olmayan bir albüm yapan Emre ardından yoluna yalnız devam ediyor.

2006'da Afili Yalnızlık albümüyle son yılların en büyük ve en sağlam çıkışını yapıyor. Yaptığı işin bir kimliği olduğuna inanıyor ve risk alıyor sürekli; yalnızlık temalı bir albüm yapıyor. İlk videosunda kendi oynamıyor. Uzun zaman sonra ilk kez tekerleme bozması nakaratı olmayan bir şarkı herkesin diline takılıyor. Arka arkaya birçok hit çıkarıyor. Acı çektiğini söylemekten çekinmediği günlerin meyvesi müziği ve aslında birer şiir olan şarkı sözleri onu başka bir yere koyuyor. Tam da aynı nedenle geçtimiz günlerde yapılan MTV Müzik Ödülleri'nde Avrupa'nın En İyi Sanatçısı seçiliyor. Yarışmada Leona Lewis'i bile geride bırakıyor; ki kendisi tüm dünya listelerinde bir numara olan popüler bir İngiliz şarkıcı. Avrupa'ya açılma fikrinin en sahicisini gerçekleştiriyor Emre Aydın. Şimdi sırada bir İngilizce albüm var. Pop fiigürü olmaya çalışmadan oryaya koyacağı alternatif bir albüm...

İlk aşkını hatırlıyor musun?

Benden bir yaş büyüktü. Çocuk aklımla onu düşünüyordum nasıl olacak bu iş, kız benden büyük diye. İlk olarak ortaokulda kendi sınıfımdan biriyle çıkmıştım. İki çift dışarı çıkmıştık. Sadece o kızdan hoşlanıyordum ve onun dışındaki hemen hemen bütün kızlardan nefret ediyordum. Hatırlıyorum sinemeya gittik, hatta Bodyguard'a. Sonra da hamburgerciye...


Bodyguard metalci bünyeye ağır gelmiştir.

(Gülüyor) Benim zaten metalci çevremden gizlediğim şeyler olurdu. Kartel çıkış yaptı mesela. İyiydiler ama söyleyemiyorsun ki... Neyse ertesi gün benim arkadaşım kızdan ayrıldı. Kız da “Senin arkadaşın benim arkadaşımı nasıl terk eder” deyip benden ayrıldı.

İlk öpüşme ne zaman?

Lise birdeydi herhalde... İlk gerçekten çok üzüldüğüm, annemlerin haberi olduğu uzun süren ilişkim de lise birdeydi.

Çok erken değil mi?

Erkendi. Şimdi çok görüşmüyoruz ama arkadaşımdır; acayip severim.

Çok mu şiddetli yaşamıştın o ilk aşkını?

Evet, direkt bavulumu toplayıp evden kaçmadım ama o noktalara geldi. Çıktım gittim. Eğer “Gel” demeselerdi gitmeyecektim eve. O durumlara geldik. İkimiz de ergenlik çağındayız, aileler kızıyor filan. İlk odur...

Şarkılarını dinleyince aşk acısı çektiğini anlıyor insan. Tamamen hissettiklerini mi yansıttın?

Evet ama “Şarkının şurası daha güzel oluyor böyle çalınca” dediğiniz anda, onu başkası için yapmaya başlıyorsunuz. Şarkı sözünün bir matemetiği, hece ölçüsü var çünkü. Bir kelimeye eş anlamlı başka kelime bulduğunuzda veya o cümleyi devirdiğinizde işin içine biraz kurgu da giriyor. Onlar benim içinde bulunduğum için işlediğim temalar. Albümün konsepti zaten yalnızlık ama her sanat dalında olduğu kadar onda da en gerçek şarkı, kurguyla gerçeğin bir araya geçmesindendir.


İnsanın kendini bu kadar ortaya koyması cesaret gerektirmiyor mu?


Tabii. İşin amme hizmeti bölümü var ya... Bir yarışmaya gittik geldik. Şükürler olsun ki birinci olarak geldik. Herkesin gözü önünde oluyor her şey. Bir de herkes müziği çok iyi biliyor Türkiye'de ve de herkes şair. Eğer deriniz kalınlaşmıyorsa, zamanla alışmıyorsanız, etkileniyorsunuz. Ben bir sürü şarkıcı arkadaşımı biliyorum antidepresanlarla dayanıyorlar. Ben şimdiye kadar kullanma ihtiyacı hissetmedim ama bir sürü insan çok üzülüyor, yaralanıyor. Toplum önünde olması hem zor hem de yıpratıcı.

Bu kadar aşk acısı antidepresansız nasıl dindi?

Şuna inanırım; her şeyinizi anlattığınız bir arkadaşınız en iyi psikiyatrdan iyidir. Çocukken annem beni birkaç kere götürmüştü ders çalışmıyor diye. Ben o konuda hep şanslıydım; her zaman yanımda güvendiğim birisi vardı, şu anda da var. Kafanızı yaslayacağınız bir omuz en nihayetinde. Müziğin de etkisi olduğunu düşünüyorum. Onları içinizden çıkarıp rahatlıyorsunuz.

Müzik de değil sadece... Yazdığın sözler şiir aynı zamanda.

Bu bir taraftan sıkıntılarınızı söküp insanlarla paylaşmanıza vesile oluyor bir taraftan da başka bir şey yapmış oluyorsunuz esasında. Evet, kafanızın derinliklerinde sizi inciten hikaye var, ama bambaşka bir şekilde insanlara ulaşabileceğiniz bir şey yapıyorsunuz. Müzik yapmak öyle bir şey.

Nasıl bir süreçten geçtin bu şarkıları yazarken?

İzmir'deki sıkıntılı, yalnız dönemimde yazdım. Gerçi her temayı işlemek için yaşamış olmanıza gerek yok. Baktım en rahat işleyebileceğim tema yalnızlık teması; nefret ettiğim bir şey okuyorum. Kız arkadaşımla ayrılmışız. Arkadaşlarımla yaşıyorum, ev sahibi evden çıkardı, herkes dağıldı bir yerlere, ben gittim okuldan alakasız bir yerde ve tuttum. Ne okula gidebiliyorum ne arkadaşlarımı görebiliyorum. Bir de okulun kötü gittiğini bizimkiler bilmiyor. Her şey problem. Öyle bir dönemde ben o şarkıları yazdım.

Yaşadıklarından beslenmiş olmalısın.

Dozajından fazla bir acı yaşamıyorsanız, yaptığınız işi kolaylaştırıyor. Zannediyorum her müzisyen ister öyle bir şey yaşamak. Her ilişkiden sonra o duyarlılıkta olmuyorsunuz. Bazen yaş ilerledikçe eskisi kadar duyarlı olmuyor muyuz acaba diye de düşünüyorum. Yoruluyorsunuz bir süre sonra. Belirli şeyler var ki onlar da size hayat boyu yetiyor. Gözünüzün öünden gitmeyen beş sahne her oturduğunuzda zorlarsanız size bir şeyler yazdırır.

Bir daha o kadar acı çekmek mümkün mü?

Mümkündür herhalde. Onu hiçbir zaman bilemezsiniz.

Hiç mi dilin yanmadı?

Tabii ki yandı dilim. Uzak durdum. Uzak durmadığınızı düşündüğünüz zamanlarda bile üç defa düşünüyorsanız, 13 dafa düşünüyorsunuz bir süreden sonra. En nihayetinde olumlu veya olumsuz o kadar etki bırakması çok özel olduğu anlamına geliyor. Her insan gücü olmadığını düşünse ve ondan korksa bile öyle bir şey yaşamak istemeli bence. İster demiyorum ama istemeli. Çok özel duygular az yaşanıyor.


Şu anda nasıl bir dönemdesiniz?

Daha da yalnız bir dönemdeyim çünkü devamlı çalışıyorum. Eklemlerim ağrıyor yorgunluktan. Kafam da çok yorgun. İsviçre'de bir arkadaşım “Nasıl kız arkadaş sahibi olabiliyorsun, nasıl koruyorsun ilişkini?” dedi. “Olamıyorum” dedim. Bu kadar basit. Oraya konsere gitmiştik ve çok yadırgadı. Yabancıydı ve ona anlatamadım durumu ama yok yani, deneseniz de zorlasanız da olmaz.

Hayatta bir şeyler gitti mi elinden?

Evet, gitti. Kendimi bir kutuya kapatmak falan istiyorum bazen. Bir sürü şey gitti.

İnsanlar sana nasıl yaklaşıyor?

İnsanlar televizyonda gördükleri şeyi bir halt sanıyor. Bu durum daha çok zihinsel yorgunluk getiriyor. Ne yaparsanız yapın bir taraf sizi acayip kolluyor, bir taraf da elinde olsa yerin yedi kat dibine gömecek şekilde nefret ediyor. Hoşgörü ve sabırla bakabilmeniz lazım yoksa çok yıpranıyorsunuz.

Bu hal bir sonraki albümü etkileyecek olmalı.

Afili Yalnızlık çıktı, iyi gideceği anlaşıldı, ama ne kadar gideceği belli değildi. O zaman bir sonraki albümü düşünmeye başlamıştım. Tam kayıttan dönüyordum, yolda kimse yoktu, bütün ağaçlar yapraklarını dökmüş, orada efkar fikri uyandı. Neticede bildiğim bir şey. Bir de bu kadar yorulunca... Hem İstanbul'un katkısıyla hem de yorgunluğun etkisiyle şu anda yapmakta olduğumuz albüm şekillendi.

Efkar içinde birçok anlam barındırıyor değil mi?

Çok araştırdım. En ortak kanı şu; Farsça'dan geliyor ve düşünceler demek, fikirler... Tam tarif edemeyeceğimiz, içinde esasında bir kıpırtı olan, bazen de tam tersi elinizi kaldıramayacağınız kadar durgun ama keyif de veren bir şey. Güzel bir hüzün ama hüzünden de farklı bir şey.


Önce yalnızlık, sonra efkar... Mutluluk sana göre bir şey değil mi acaba?

(Gülerek) Mutlu bir albüm bence çok gereksiz.


Mutluluktan şiir çıkmaz mı?

Çıktığı görülmüş ama ben pek başarlı bulmuyorum. Garip akımında vardır, ama o da çocuksu mutluluktur. 'Ne kadar mutluyum, süperim' gibi bir durum yok. Yazdırmaz ki size mutluluk. Mutluyken yazmakla zaman kaybetmemek lazım. Değerli bir şey o
.emre aydın
EMRE AYDIN  

 

 

      
 
 
 

 
  Bugün 10460 ziyaretçikişi burdaydı! -siteme hoş geldini-  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol